Meydan zaman zaman tanımlandığı gibi kentin sadece fiziki bir öğesi değildir.
Meydan zihinlerin, tarihin ve o anki toplum psikolojisinin de buluştuğu alandır.
Kent meydanı birleşmiş hafızanın yeri olarak işaretlenir.
Toplumun hemen her kesiminden insan, kent meydanına sorgusuz sualsiz, korumasız bir şekilde, hiçbir ayrıma uğramadan girip çıkabilir. Bu yönüyle de devletin düzeninin en güçlü hissedildiği yerlerdir.
Bir kentin meydanı çoğu kez, o kentin özetidir aslında…
Özellikle İstanbul gibi büyük kentlerde kaos olarak nitelenen yaşamın akış hızının yavaşlama mekanıdır meydan. Günün yorgunluğunun atıldığı ya da yeni yoğun güne başlamadan insanların tazelenmesine imkân veren özel bir buluşma yeridir.
Dün akşam Tiyatro Haftası'nın kapanışı, Kitap Günlerinin başlangıcı için Kartal Meydanı’nda bulunanlar aslında tam da bunları düşündüler.
Kartal Belediyesi’nin mini bir fuar alanı gibi tanzim ettiği, sıra sıra stantlarda kitapların sergilendiği, halkın kültür ihtiyacına sunulan hizmet, tiyatro haftasının ödül töreni ile birleşince tam da bir festival havası yaşattı ilçe sakinlerine…
Tespitlerim de var tabii ki…
Öncelikle hayatın pahalılığına, şartların her geçen gün ağırlaşmasına, yaşamın mutsuzlaşmasına rağmen bir neşe havası hakimdi. İnsanlar kitaplar hakkında bilgi ve alışveriş yaparken, etkinlik alanında gencecik sanatçıların ödüllerini alışlarını ve onların muhteşem heyecanını da iliklerine kadar yaşadılar.
Siyasi değil toplumsal bir etkinlikti.
Ayrıştıran değil birleştiren yanları ile örnekti.
Açıkçası insanların mutluluğuna, ayrımsız tavırla bir arada olduklarında öfke değil neşe nöbetleri yaşandığına şahitlik ettim. Mutlu oldum.
Bir çok ilçede etkinlikleri izleyen bir gazeteci olarak, uzun süre sonra protokol anlayışını yıkan, halkın meydanda gönlünce eğlenmesi için bariyerleri kaldıran bir belediye etkinliğinde olmanın tarifsiz hazzını hissettim.
Evet… Dün akşam Rahmetli sanatçımız Kazım Koyuncu’nun kardeşi Niyazi Koyuncu’nun muhteşem sahnesini izlerken bunları düşündüm. Tarifsiz bir sanatçı! Halk ile kurduğu iletişim, sempatisi ve müziğin ritmi ile onlara yansıttığı enerji ile çok daha fazla övgüyü hak ediyor.
O sahnede şarkılarını özgürce söylerken, alanda horon tepen, oynayan, neşe ile birbirlerine bakan, asla öfkeyi yanında taşımayan halkın mutluluğuna şahit oldum.
Etrafında güvenlik koridoru oluşturmayan, bariyerlerin ardında durmak yerine halkı ile iç içe olan, eşi ile oturduğu yerden şarkılara tempo tutan, eğlenen vatandaşını alkışlayan, onlarla birlikte gözlerinin içi gülen bir belediye başkanı gördüm.
Henüz 34 yaşında ama insanlar ile iletişiminde yaşının çok ötesinde olan, halkından saklanmayan, onlara hedeflerini anlatan, geleceğe dair umut taşıyan ve dağıtan bir belediye başkanı izledim.
Başta da dediğim gibi çok mutlu oldum.
Alanı dolduran, her siyasi görüşten, her toplumsal tabakadan insanın, hoşgörü ve nezaketle davrandığı muhteşem bir kent meydanında o geceyi yaşayan herkes eminim mutlu oldu.
Siyasetin yapılmadığı, sadece güzel günlerin konuşulduğu, neşenin paylaşıldığı bu meydanı sizler de mutlaka görün. Bir sonraki konser günü orada olun, o enerjiyi hissedin.
Kentin duygusal travma değil, neşe patlamalarına sahne olan o meydanda emeği geçen herkese, yani Kartal Belediye Başkanı Sayın Gökhan Yüksel ve ekibine çok teşekkürler…
Kalın sağlıcakla…