Maden Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Ali Kahriman, deprem tehdidinin arazi yönetim politikaları ile azaltılabileceğini söyledi.Kahriman, “Türkiye özeline bakıldığında, hem ulusal hem de ulusla arası yer bilimi uzmanları öz verili çalışmalarla, deprem üretim alanlarının ve büyüklüklerinin tahminde çok başarılı öngörüler geliştirmişlerdir. Sismik ve jeolojik bulgular yüz ölçümümüzün yüzde 90’ından fazlasında az ya da çok deprem riski olduğunu açıkça göstermektedir. Yerleşim birimlerimizin; düzensiz, plansız konumları, depremlerin kaynağına olan yakın mesafeleri, yapı stokumuzun niteliği dikkate alındığında söz konusu riskin çok daha yüksek olduğunu göstermektedir” dedi.

“KENTLEŞMEDE BASKI İLE KARŞI KARŞIYA”“Ne yazık ki ülkemiz kentleşmede muazzam bir baskı ile karşı karşıyadır ve bunun sonucunda büyük çevresel değişimler yaşamaktadır” diyen Kahriman, şöyle konuştu:“Diğer doğal afetlerle birlikte yaşanan sismik faaliyetler ve kent merkezlerinin mevcut büyüme şekli nedeniyle ülkemiz potansiyel bir tehditle karşı karşıyadır. Sadece coğrafi konumu, fay hatları ve standart dışı bina inşaatı açısından değil, aynı zamanda arazi ve arsa planlama konusundaki yetersizliği, ülkemizin olası bir depremde savunmasız kalma ihtimalini arttırmaktadır. Kentsel arazi geliştirme stratejileri, deprem tehlikesini azaltma planlaması dikkate alınarak yapılmamıştır. Bu nedenle, sismik düşüncenin yerel planlama ve arazi kullanımı geliştirme ve yönetim sürecine dahil edilmesi, yıkıcı deprem riskini azaltmak için hayati önem taşımaktadır”“SORUN BELİRLENMELİ RİSK DEĞERLENDİRİLMELİ”Arazi kullanım planlamasının yanı sıra yerel ihtiyaçlara göre deprem azaltma politikası oluşturularak, mevzuatının geliştirilmesi kilit adımlarla olacağını dile getiren Kahriman, atılması gereken adımları şöyle sıraladı; “Arazi kullanım ve yönetimi politikasını paydaşlarla birlikte oluşturmak için; sorun belirleme, risk değerlendirme, planlama, arazi kullanım yönetimi politikaları geliştirme, mevzuat geliştirme, kaynak değerlendirme ve uygulama gibi temel aşamalarda, atölye çalışmaları, sempozyum ve konferanslar biçiminde katılımcı tartışma zeminleri gerçekleştirilmelidir. Bu sürecin sonunda da politika stratejileri geliştirilmelidir”“JEOLOJİK VE TEKTONİK YAPISI DİKKATE ALINMALI”Maden Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Ali Kahriman açıklamasına şöyle devam etti: “Arazi yönetimi; sürdürülebilir kalkınma prensipleri çerçevesinde, kaynakların; politik ve sosyal kurumlar ile yasal düzenlemelerle, insanoğlunun ihtiyaçlarına uygun bir yapıda tahsis edildiği karar verme süreçlerini kapsar. Arazi ve arsa kaynaklarının, bir taraftan ülkenin yer üstü ve yer altı kaynaklarının değerlendirilmesine yönelik olarak, diğer yandan da; coğrafik, jeolojik ve tektonik yapısı dikkate alınarak olası risklere dirençli yerleşim birimlerinin fonksiyonlarına göre kentsel ve kırsal alandaki konumlarının belirlenmesine yönelik olarak planlanması gerekmektedir.”“ARAZİ YÖNETİM POLİTİKALARI OLUŞTURULMALI” Kalkınma ve kentleşme politikalarının oluşturulmasına da dikkat çeken Prof. Dr. Kahriman, sözlerine şöyle devam etti; “Kamu altyapısının ve hizmetlerin yönetimi, arazi kullanım politikalarının oluşturulması ve uygulanması, yatırımların planlanmasında mülkiyet transferleri, maden, su, orman, tarım gibi üretim kaynaklarının yönetimi, çevresel etki değerlendirmeleri, deprem başta olmak üzere afetleri azaltma planlarının oluşturulması konularında, arazi yönetimi en önemli araçlardan biridir”