Ferhat Göçer, Türkiye'nin en önemli seslerinden ve bestecilerinden biri. Göçer ile SÖZCÜ HaftaSonu okurları için bir araya geldik, dünyanın halinden, Türkiye'nin haline birçok konu üzerinde konuştuk…– Ferhat Bey ülkemizin en büyük problemi ne sizce?
empati ve sevgiye daha çok ihtiyacımız var. Sadece ülkemizin değil dünya insanlarının en büyük sorunu empati eksikliği. Kendini başkasının yerine koyabilme, onu anlayabilme, sevebilme yetisini geliştirmeliyiz. Bu yolla birçok sorunun (adaletsizliğin, sınıf, dil, din, ırk farklılıklarının, ötekileştirmenin) ve hayatımızı kabusa çeviren birçok problemin üstesinden çok daha kolaylıkla gelebileceğimizi düşünüyorum.– Peki bu problemler nasıl çözülebilir?Cesur, objektif ve hümanist bir eğitim devriminin gerçekleşmesi gerektiğini düşünüyorum. HAYATI KUCAKLIYORUM– Politikaya atılmayı düşündünüz mü?Bir söz vardır “Asla asla demeyeceksin'' diye ama ben iddia ediyorum asla politikacı olmayacağım…– Siz genel olarak nasıl hissediyorsunuz?Huzurun mutluluktan daha kıymetli olduğunu düşündüğüm bir dönemdeyim. Sorunlara bakış açım, problemleri çözerken yaklaşım tarzım geçmişe göre daha sakin daha ağırbaşlı. Olayları irdelerken mümkün olduğu kadar sonuca takılı kalıp kendimi daha fazla mutsuz etmektense, alternatif, olumlu bakış açıları kazanmaya çalışıyor ve çözüm odaklı, tevekkül içerisinde hayatı bütünüyle kucaklıyorum, güzel ve olumlu yanlarının yanı sıra problemleriyle de kabul edebilecek olgunluğa eriştiğim bir sürece girdiğimi düşünüyorum.– Bir doktor olarak pandemi döneminin yönetilmesini nasıl buluyorsunuz?Bu pandemi süreci gerek dünyada gerek ülkemizde gösterdi ki; bir ülkenin savunma sisteminin, ekonomisinin, eğitim ve adalet sisteminin ne kadar güçlü olması gerekiyorsa sağlık sisteminin de bir o kadar güçlü olması gerekiyor. Bu süreçte Türkiye'de sağlık sektöründe; gerçekten doktorundan hemşiresine, hademesinden idaresine genel olarak çok güçlü bir sağlık ordusuna sahip olduğumuzu hissettik. Ve sağlık emekçilerimiz büyük bir özveriyle, hayatları pahasına bizlere yardım etmeye çalıştılar. Bu süreçte nasıl ki cephede askerimiz canı pahasına mücadelesini veriyorsa, sağlık emekçileri de bir o kadar kıymetli ve kutsal mücadelelerini bizim için hayatları pahasına sonuna kadar veriyorlar.Pandeminin başlangıcından bu yana 150'yi aşkın sağlık emekçimizi kaybettik, kaybetmeye devam ediyoruz. Ben onlara sağlık şehitleri diyorum. Sağlık emekçileriyle birlikte olduğumuzu onlara hissettirmek, farkındalık yaratmak aynı zamanda sağlık şehitlerimizi minnetle anmak adına bir projeyi hayata geçiriyoruz.
empati ve sevgiye daha çok ihtiyacımız var. Sadece ülkemizin değil dünya insanlarının en büyük sorunu empati eksikliği. Kendini başkasının yerine koyabilme, onu anlayabilme, sevebilme yetisini geliştirmeliyiz. Bu yolla birçok sorunun (adaletsizliğin, sınıf, dil, din, ırk farklılıklarının, ötekileştirmenin) ve hayatımızı kabusa çeviren birçok problemin üstesinden çok daha kolaylıkla gelebileceğimizi düşünüyorum.– Peki bu problemler nasıl çözülebilir?Cesur, objektif ve hümanist bir eğitim devriminin gerçekleşmesi gerektiğini düşünüyorum. HAYATI KUCAKLIYORUM– Politikaya atılmayı düşündünüz mü?Bir söz vardır “Asla asla demeyeceksin'' diye ama ben iddia ediyorum asla politikacı olmayacağım…– Siz genel olarak nasıl hissediyorsunuz?Huzurun mutluluktan daha kıymetli olduğunu düşündüğüm bir dönemdeyim. Sorunlara bakış açım, problemleri çözerken yaklaşım tarzım geçmişe göre daha sakin daha ağırbaşlı. Olayları irdelerken mümkün olduğu kadar sonuca takılı kalıp kendimi daha fazla mutsuz etmektense, alternatif, olumlu bakış açıları kazanmaya çalışıyor ve çözüm odaklı, tevekkül içerisinde hayatı bütünüyle kucaklıyorum, güzel ve olumlu yanlarının yanı sıra problemleriyle de kabul edebilecek olgunluğa eriştiğim bir sürece girdiğimi düşünüyorum.– Bir doktor olarak pandemi döneminin yönetilmesini nasıl buluyorsunuz?Bu pandemi süreci gerek dünyada gerek ülkemizde gösterdi ki; bir ülkenin savunma sisteminin, ekonomisinin, eğitim ve adalet sisteminin ne kadar güçlü olması gerekiyorsa sağlık sisteminin de bir o kadar güçlü olması gerekiyor. Bu süreçte Türkiye'de sağlık sektöründe; gerçekten doktorundan hemşiresine, hademesinden idaresine genel olarak çok güçlü bir sağlık ordusuna sahip olduğumuzu hissettik. Ve sağlık emekçilerimiz büyük bir özveriyle, hayatları pahasına bizlere yardım etmeye çalıştılar. Bu süreçte nasıl ki cephede askerimiz canı pahasına mücadelesini veriyorsa, sağlık emekçileri de bir o kadar kıymetli ve kutsal mücadelelerini bizim için hayatları pahasına sonuna kadar veriyorlar.Pandeminin başlangıcından bu yana 150'yi aşkın sağlık emekçimizi kaybettik, kaybetmeye devam ediyoruz. Ben onlara sağlık şehitleri diyorum. Sağlık emekçileriyle birlikte olduğumuzu onlara hissettirmek, farkındalık yaratmak aynı zamanda sağlık şehitlerimizi minnetle anmak adına bir projeyi hayata geçiriyoruz.