Mondros Ateşkes Antlaşması’nın yarattığı uygun ortamı fırsat bilen Fener Rum Patrikhanesi;
Osmanlı’nın İstanbul’da camiye çevirdiği kiliselere ait bir liste hazırlayıp, Ayasofya çevresindeki arazileri zengin Rumlara satın aldırıyordu.
Osmanlı Bakanlar Meclisi bu durumun önüne geçmek için, satılmak istenen arazinin Evkaf Nezaretince satın alınmasını kararlaştırdı ve bunun için Haydarizade İbrahim Efendi başkanlığında bir komisyon oluşturuldu.
Patrikhane Ayasofya’ya asılacak Yunan bayrağını bile hazırlamıştı.
Bayrak atlas üzerine işlenmişti ve iki buçuk metre genişliğindeydi.
İzmir’den gelen Rum Metropolidi Galata’da ki bir kilisede Ayasofya’ya çekilecek bu bayrak için takdis yapmıştı.
Ayasofya’ya büyük bir çan ve Yunan bayrağı asılacağını duyan Rum mahallelerinde mızıkalı şenlik başlamıştı.
Venizelos Fener Rum Patriğine “Yakında elinizi Ayasofya’da öpeceğim” demişti.
İşgal güçleri de Ayasofya’nın kiliseye çevrilmesine sıcak bakıyorlardı.
Peki neden Ayasofya’yı kiliseye çeviremediler?
Çünkü Kurtuluş Savaşı’nı kazandık.
Lozan Antlaşması’yla Ayasofya' da dahil olmak üzere bütün haklarımız teminat altına alındı.
1934' e gelindiğinde Balkanlar yeniden kaynamaya başladı.
Bunun üzerine Atatürk' ün önderliğinde, Balkan Antantı, 9 Şubat 1934 tarihinde Atina'da Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya arasında imzalandı.
Bu sözleşme ülkelerden birisinin saldırıya uğraması halinde top yekün karşı koymayı hükme bağlamıştı.
O günün koşullarında, Atatürk bu ittifakla aynı cephede savaşmaya sözleşmiş ülkelerin eski inanç merkezi olan Ayasofya için ortak bir yol olması gayesiyle müzeye dönüştürme kararı almıştı.
Bu durum, her an savaşa girilebilecek günlerin geliştirdiği bir zorunluluktur.
Fakat bu gün karşılaşılan durum farklıdır.
Bu ülkenin vatandaşları, demokratik kurallar içerisinde dava yoluyla ilgili kararın kaldırılmasını yargıdan talep etmişler.
Yargı da, vatandaşın isteği doğrultusunda karar vermiş.
Hükumete düşen görev de, yargının kararına uygun davranmaktır.
Yine ulusal güvenliği tehdit eden bir durum söz konusu olduğunda tabii ki, ilgili olan hükumet günün koşullarına uygun davranacaktır.