Cumhuriyet Halk Partisi İBB adayı ve günümüzün Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun seçimlerde "Kent Uzlaşısı" diyerek formüle ettiği, sonrasında birçok ilçede 3. ve 9-10. sıralara yerleştirdiği "DEM Partili" meclis üyeleri, gün geçtikçe artık mızrağın çuvala sığmadığının göstergesi olarak kent meclislerinde bir bir ortaya seriliyor.
Geçtiğimiz meclis oturumuna verilen ara sırasında arkadaşımız Yaprak Kaplan'ın uğradığı hakaretler gündemin ilk sırasına oturmuşken, vatandaşın ve yıllardır CHP'ye gönül vermiş çokça vatandaşın gözleri önünde bir tiyatroya imza atılıyor ve ne yazık ki hem belediye hem CHP yönetimleri bu duruma sessiz kalıyor.
Elden ele dolaştırılan ve olayların bitimi sonrasında iki kişiyi gizlice çeken bir röntgencinin videosundan kırpılan kısım ile de arkadaşımız sözde "CHP'lilere toptan" hakaret etmiş gibi lanse ediliyor.
Olaylar sırasında sessiz kalan, kenardan izleyen, müdahale bile etmeyen gafiller zaten zavallı... Onlara lafım yok! Lakin kadın gazeteci hakkında "iyi oldu" diye konuşan kadınlardan da haberdarım. Onların rezilliklerine ise burada girmeyeceğim.
Zaten nerede başarılı, üretken, işini yapma gayretinde olan biri varsa, onun yükselişinden rahatsız olan zavallılar da olacaktır. Bu ne yazık ki toplumumuzun hastalığıdır.
HAYDAR GÖKSOY'UN İRONİSİ DAHİ UTANÇ VERİCİ
Gelelim asıl konuya;
Bakınız o mecliste AK Partili İBB ve Kartal Belediye Meclisi Üyesi Haydar Göksoy'un şu ifadelerine...
"Siz Atatürkçüyüm diye geçiniyorsunuz ya! Mustafa Kemal Atatürk ile Bölücübaşı Apo'nun resimlerini aynı yere koyan zihniyet haline geldiniz!"
Sanırım bu ifadeler ile bam teline basılmış olacak ki başta DEM Parti'den gelerek CHP sıralarında oturan Cemalettin Yüksel ile Sinan Kılıç nerede ise yerlerinden fırlayıp hatibe müdahale edecek hale geldiler. CHP'li üyeler de tabii ki tepki gösterdiler.
Ne kadar acı değil mi?
Adını Atatürk'ün koyduğu, ülkenin kurucusu parti, AK partili bir meclis üyesi tarafından hangi ifadeler ile suçlanıyor.
İşte bu kadar ağır bir tablo var ortada... Çok utanç verici değil mi? lakin kamuoyunda bu ifadeler konuşuldu mu? Hayır çünkü onları konuşursak parti tartışılır.
Başka gündemle bu sözler unutturulmalı!
Sonra ne oluyor?
ALİ KOŞ ALİ! ALİ BAĞIR ALİ! KOV ALİ KOV!
O üyelerden biri ile yaşanan tartışma sonrası sesler yükselince, ilkokul çocuklarını bile geride bırakan haylazlıkları ile meşhur CHP'li meclis üyesi Ali Yılmaz gazeteci Yaprak Kaplan'ı meclisten kovmaya kalkıyor.
Yahu! Gerçekten haylazsın Ali Yılmaz!
Sen meclis üyesi olarak temsil ettiğin halkın içinden birini o meclisten kovmaya kalkacak kadar da bilgisizsin. Cürmüne bakmadan militanlık yapan, görevlerini yapmak, Kartal için üretmek yerine mecliste gerginlikten başka bir işe yaramayan tuhaf birisin. Meclis üyesi misin? kabadayı mısın önce ona karar ver arkadaş!
Hangi partiden seçildiğinin, kurucu liderin Atatürk'ün bile farkında değilsin! Vallahi kemiklerini sızlatıyorsun!
HANİ KADINLAR BAŞTACINIZDI! HADİ ORADAN!
Bir ADD üyesi olarak diyorum ki;
Atatürk'ün ve siyasi ilkelerinin, Türk Siyasi Tarihinde bu kadar yerlere düşürüldüğü, partisi tarafından bu kadar ötelendiği ikinci bir zaman dilimi yoktur. Olmamıştır!
Kadına şiddet için yola çıkan, her toplantıda saygıyı öğütleyen Cumhuriyet Halk Partisi'nin gerçek neferleri gazeteci bir kadına bunca saygısızlığın görmezden gelinmesinden hicap duyduklarını, ne yazık ki sessizce de olsa iletmeye devam ediyorlar.
Onları da anlıyorum!
Aksi durumda siyaseten zaten zor olan yol haritaları hızlıca kesintiye uğrayabilir. Endişeleri hiç de yersiz değil!
SİNAN KILIÇ: "BEN HALKIMIN %15 OYU İLE SEÇİLDİM"
CHP sıralarında oturan meclis üyesi Sinan Kılıç içinse hiçbir eleştirim yok. Kendisi beni aradı ve gayet net ifadelerle şunları söyledi.
"Bakın Vural bey, o anda çok gerginiz. Daha yeni oturuma ara verilmiş. Ben arkadaşınıza sadece muhalif medyasınız herhalde dedim. Manşet yaparsınız dedim. İnkar etmiyorum ama o da sinirli şekilde yanıtlar verdi. Olay ondan büyüdü.
Ben halkımın, Kartalda seçmenlerin yüzde 15 oyu ile seçildim. O mecliste olmayı hak ettim. Bu sebeple görevimi de toplumumun beklentileri doğrultusunda layıkı ile yapma mücadeleri veriyorum"
Başkaca ifadeleri de var.
Lakin önemli olan şu, Sayın Sinan Kılıç özetle diyor ki;
Benim nereden geldiğim belli. Oy verenler de belli. Beni CHP'liler seçmedi. Beni partim CHP'ye yolladı. DEM partili olduğumu saklamıyorum diyor.
Kendisini dürüst yaklaşımı için tebrik ediyorum.
Sıralarında oturduğu için CHP'li olduğunu iddia etmiyor tersine mensubiyetini açıkça ikrar ediyor.
Peki CHP'li arkadaşlar ne yapıyor?
Malumunuz... Daha da yazmaya gerek yok!
Yazının başlığında da dediğimi gibi;
"Bölücübaşı Apo ve Atatürk sentezi Kent Uzlaşısı"
İşte CHP'nin Kartal ve İstanbul'un birçok ilçesinde ve İBB'deki DEM partili üyeleri ile yaptığı budur.
Kent Uzlaşısı, ne yazık ki Bölücübaşı ile Atatürk'ün isimlerinin beraber anılmasına varacak gibi duruyor.
CHP'nin kıymetli üyelerini tenzih ediyorum ama gidişat yönetimler açısında hiç de iyi durmuyor.
Her ilçede başkan yardımcılığı demişler vermemişler. Müdürlükler demişler ya vermişler ya vermemişler. İşçiler konusunda sorun yok. Çoğunluğunu almışlar ama yine de gidişat gösteriyor ki bu sentez sonuç vermez. Olan CHP'nin itibarına olur.
Benden söylemesi dostlar...
Kalın sağlıcakla...