Hepimiz İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun şu sözleri ile "Değişim" çağrısını üst perdeden seslendirişine şahit olduk.
"Mutluluk yolda olmak ve yol almakla ilgiliyse o menzile yetişmek için daha hızlı koşacağım. Evet koşacağım. Bu işe elbise biçmeye, çerçeve çizmeye, birtakım isimler koymaya çalışanlar olabilir. Bu işlerden ben anlamam. Ben geçmişi temsil etmiyorum, öğrenilmiş çaresizlikler benim defterimde yok. Klişe benzetmeler benim defterimde yok. Ben geçmişin anlamsız alışkanlıklarını rehber edinmedim, edinmiyorum. Ben siz gençlerin gözlerine bakıyorum. Sizin beraber yol yürüyeceğim. Biz o dünyaları artık değiştirmek istiyoruz. Biz geleceği hep birlikte temsil ediyoruz."
Maltepe Sahil Dolgu Alanı'nda 29 Mayıs'ta söylenen bu sözler sonrası CHP Genel Merkezi bir anda köşeye sıkıştı.
Dün muhalefetin başbakan adayı Meral Akşener'in deyişi ile İstanbul Fatihi, günümüzün potansiyel lider adayı olan İmamoğlu, açık ve net biçimde "Değişim" istiyordu. "Ben geçmişi temsil etmiyorum, öğrenilmiş çaresizlikler benim defterimde yok" derken herkese meydan okuyordu.
Bu konuşmanın ardından Kemal Kılıçdaroğlu MYK'nın tamamının istifalarını kabul ederek yeni bir ekiple yola devam etme kararı aldığını açıkladı.
Grup Başkanı Özgür Özel olurken, başkanvekilliklerine de Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır ve İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın getirildi.
Tamam anlaşıyorlar derken açıklanan yeni MYK'da tamamen "Kemal Kılıçdaroğlu" imzalı isimler yer aldı.
İmamoğlu durmadı. Bir açıklama daha yaptı.
"Değişimin sadece bir kurul, heyet değişimiyle olmayacağını hepimiz biliriz. Değişim ihtiyacını ben tariflemiyorum. Bunu toplum tarifliyor. İnsanlar istiyor. Kulağını buna tıkayarak yol yürümek olmaz. Kulağımızın açık olması, toplumun her kesimini dinlememiz ve her kesimin, ne ses çıkarttığını? Ne istediğini? Anlamamız şart."
"Artık bırakın!" demek yerine "topluma kulak ver" demek oldukça nazik ama kesin bir önermeydi.
Bu defa Kılıçdaroğlu'ndan ses geldi.
"Belediye başkanlarımızın işlerine kilitlenmeleri gerekiyor. Seçildikleri dönemin sonuna kadar görevlerini sürdürmeliler. Halka verdikleri taahhütleri yerine getirmeleri gerekir. "
Net bir mesajdı.
Sen belediye başkanısın. Parti işlerine karışma. İstanbul'a odaklan. Yoksa...
Yoksa kelimesinin ardından bir şey yazma gereği duymadım. CHP'de genel başkan olduktan sonra partide öne çıkan isimleri birer birer nasıl siyaset dışına ittiyse aynını yapacağından hiç şüphem yok. Bunu yadırgamıyorum da...
Kemal bey muhalefetin liderliğine soyunurken aslında ABD'de olduğu gibi Cumhuriyetçi ve Demokrat Partiler yarışını hakim kılmak istiyordu. Buna kesin gözü ile bakmak lazım. Akılcı olan da zaten budur.
Ancak günümüzdeki Millet İttifakı'nın görüntüsü asla tek bir blok havası vermediği gibi, seçim öncesi ve sonrasındaki ifadeler ile ne kadar farklı düşündüklerini de anlıyoruz.
Yani bir ittifak kurulabilir ama bunun sağlam bir sonuç alması mümkün değil. Daha doğrusu Türkiye seçmeni ve parti yapısı henüz bu sistemi özümseyememiş.
İşte burada Ekrem İmamoğlu'nun "Değişim" çağrısının satır aralarını iyi okumak ve siyaseten doğru olduğunu anlamak gerekir düşüncesindeyim.
Ekrem bey partinin aynı şeyleri yaparak hedefe varamayacağını düşünüyor. Kılıçdaroğlu ise aslında hak verirken, bunu ben yaparım, başka kimse yapamaz diyor.
Sonuç ne mi olur?
Görünen o ki Ekrem İmamoğlu Kurultay'da aday olsa bile kazandırmamak adına her hamle yapılacak. Sonra da İBB seçimlerinde adaylığı tartışmaya açılacak. Belki adaylaşır ama seçimi kazanması daha da zorlaşacak.
Yani CHP'de muhalif isimler ne yaşadıysa aynısını yaşayacak.
Tek farkı tasfiye edilemeyecek kadar vitrinde oluşudur. Lakin Kılıçdaroğlu gibi lider adayı tasfiyesinde başarılı bir ismin, bu konuda sorun yaşayacağnı sanmıyorum.
Diğer taraftan CHP örgüt toplantılarında şahit olduğum bir konu da dikkatimden kaçmadı.
Örgütün çoğunluğu İmamoğlu'na değer vermekle birlikte, Kılıçdaroğlu'na bayrak açmasından hoşnut değil...
Yani İmamoğlu bu örgütü inandırmadıkça, bu yolda başarılı olamaz.
Kılıçdaroğlu da koltuğu bıraksa bile İmamoğlu'na bırakmamak için direnecektir. Ancak, çok çetin bir süreç olacak bu kesin.
Bakalım zaman beni haklı mı çıkaracak?
Göreceğiz.
Son söz...
“Kötü insanların kazanması için gereken tek şey, iyi insanların hiçbir şey yapmamasıdır.” (Edmund Burke)
Buradaki kötü kastım asla Sayın Kılıçdaroğlu değildir. Ortaya çıkan işe atıftır belirteyim.
İtirazlar yanlıştan doğar. Önce nerede yanlış yaptığına bakacaksın. Sonra bu yanlışı kaç kez yaptığına bakacaksın. Sonra bu yanlışlara itiraz edenlerin başına neler geldiğine bakacaksın.
Hepsi kötü, ben iyi derseniz, siyasette başarı hayaldir.
Değişime direnmeyin. Değişmeyen tek şey değişimdir.
Kalın sağlıcakla...