Siyasetin "Ulu Çınarı" Mehmet Moğultay, Kartal Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi'nde anıldı. Anma törenine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Eski Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, CHP genel Başkan Yardımcıları, Moğultay'ın ailesi ve sevenleri katıldı.
vs... vs...
Siyasetin "Ulu Çınarı" ifadesi dışında rahmetli Moğultay adına yazılan haberleri okuduk. Söylenen güzel sözleri izledik, dinledik, okuduk.
Öyle ya... Rahmetli oldu değil mi?
Bir anda çaktı şimşek! Yahu adam ölmeden önce neden bu kadar kıymetli olduğu konuşulmazdı?
Korkarlardı... Hem de çok...
Severlerdi... Hem de çooookk...
Gelmiş geçmiş en iyi örgütçüydü derlerdi...
CHP'nin ondan sonra böyle bir ismi asla bulamayacağını konuşurlardı.
Ama bunları o hayatta iken söylerlerdi.
Nebil Özgentürk'ün eline sağlık, güzel anlatmış. Ölenin arkasından iyi konuşulur sözünün herkes hakkını vermiş. Herkes iyi söylemiş, güzel anmış.
Kartal Belediyesi'ni kutluyorum. Çok önemli bir vefa örneğine imza atmış, vesile olmuş.
Örneklerinin çoğalmasını diliyorum.
Yazımda, bir de o belgeselde anlatılmayanları anlatmak isterim.
Rahmetli Moğultay ile Bostancı'daki ofisinde ara ara buluşma ve konuşma fırsatı bulan gazetecilerden biriydim. O temaslarımdan çok şey öğrendim. Özellikle de bir siyasetçinin nasıl yaşaması ve davranması gerektiğini...
Ülkenin eski gücüne kavuşması için önce adaleti tesis etmesi gerektiğini vurgulardı.
"Yatırım yatırım diyorlar, bir ülkede hukuk sadece kitaplarda var, adliyede yoksa oraya yatırımcı gelmez" derdi.
"Yargıç bağımsız olacak, yargıya güvence sağlanacak ki adalet olsun" diye de eklerdi.
Bugün yaptığımız tespitleri o çok önceden ortaya koyuyordu.
Hadi bunlar bilindik sözlerdi.
Siyaseti de konuşurdu rahmetli...
Kartal'ı 15 yıl sonra Refah-SP-AK Parti Belediyelerinden alıp yeniden CHP'li duruma getiren Op. Dr. Altınok Öz'ün adaylığında da etkin isimlerin başındaydı. Hem aday adaylığı hem adaylığı hem seçim sürecinde kendisine yakın kadrolarla onu desteklemiş, seçilmesine katkı sunmuştu. Aslında CHP dışındayken bile partisine omuz vermişti.
Kimse dile getirmedi ama 2014 Genel Seçimlerinde yeniden milletvekili olarak parlamentoya girmek isterdi. Bunun için Sayın Kılıçdaroğlu'nun kendisi ile aracılar üzerinden haberleştiğini, kendisinin de bu daveti kabul ettiğini öğrendiğim dün gibi aklımda...
Sonra ne oldu?
Araya kimler hangi gerekçeler ile girdi bilinmez ama Moğultay listeler açıklandığında şok olmuştu. Bazı eleştirileri olsa da vakarını korudu. Ağır sözlerden kaçındı. Ancak biliyorum ki kalbi kırıldı.
Sonra...
Sonra malum o meşum hastalık süreci...
Tedavi için ABD'ye gitti ve akabinde aramızdan ayrıldı.
Babam Kartal'da esnaftı. Elazığlıyız. Mehmet Moğultay babamın adını soyadını, memleketimizi, hatta köyümüzü bilirdi. Babamın diyabet sorununu bilirdi. Diyeceksiniz ki köyünüz kütükte yazar. İyi de köyün çeşmesinin suyunun nereden geldiğini nasıl bilirdi. Hadi onu da Köy İşlerinden öğrendi. Amcamın romatizmalarına kadar nasıl bilirdi? Yoldaki heyelana kadar bilir ve takip ederdi. Belki tek oy bile almayacağını bile bile yapardı. Ama köylü de ahde vefa gösterirdi.
Moğultay siyasetçiydi...
Ama önce insandı.
Özünden kopmamış, geldiği yeri unutmamış, geleneklerine yabancılaşmamış iyi bir insandı.
Telefonu bakan iken olduğu gibi gece yarısı da açıktı. Aracısız, bizzat kendisinin açtığı o telefon 2017'de sustu.
Merkezine insanı alan örgütlenme, örgüte dayalı siyaset önemli bir ismini daha kaybetti. Günümüzün onca teknolojik imkanı, onca bol veri ortamına rağmen Moğultay kadar insana asla değemeyecek yeni nesil siyasete öğüdümdür. Onu örnek alınız.
Sadece kendiniz ve çevreniz için değil, toplum için siyaset yapınız ki adınız hep yaşasın. Hep anılsın.
Kalın sağlıcakla...