CHP 37. Kurultay yolculuğuna çıkıyor.
Önce Kasım ayında delegelerini, sonra Aralık ayında ilçelerini seçimle belirleyecek.
Ocak-Şubat aylarını il yönetimi ve Kurultay delegelerini seçmekle geçirecek.
Muhtemelen Nisan ayında ise Kurultay yaparak, Parti Meclisi ve Genel Başkanı’nı oylayacak.
Takvim böyle...
Partinin bu takvimine göre Kasım ayı içinde kendisini temsil edecek olan delegeleri belirleyeceğini düşündüğümüz ortamda örgütün içinin kıpır kıpır, heyecanlı ve istekli olduğunu düşünebiliriz değil mi?
Peki neden tersine bir hava var? CHP tabanı, başta İBB olmak üzere kazanılan belediyelere rağmen neden huzursuz?
İBB şirketleri ve atamalarında ortaya konulan iradenin tabanı yok saydığı, diğer partilerin daha kazançlı çıktığı söylemleri haksızlık mı?
Malumunuz yerel seçimlerde ve ardından İBB seçimlerinde Millet İttifakı ile elde edilen başarı tablosu ipleri Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun hiç olmadığı kadar kuvvetli tutmasını kolaylaştırdı.
O kadar güçlendi ki seçim öncesi “Bitti, bitecek. Gitti, gidecek” diye tempo tutan muhalifleri dahi onun otoritesini tartışmaya açmayıp, “Kurucu değerler hassasiyeti” üzerinden alan açma çabasına girmiş görünüyorlar.
Peki haksızlar mı?
CHP günümüzde Atatürk çizgisinde bir politika izliyor mu?
Bence de bu konu tartışılmalıdır. Lakin hedef Genel Başkanı yıpratmak değil, ülkenin esenliği için daha doğru siyaset belirlemek olmalıdır.
Atatürk’ün sağlığında ortaya koyduğu değerleri 6 Oklu bayrağında sembolleştiren CHP, her ne sebeple olursa olsun HDP’nin bugünkü “terör ile arasına mesafe koymayı beceremeyen (Bence istemeyen)” yönetimi ile dolaylı da olsa temastan kaçınmalı, Cumhuriyet’in temeline dinamit koyacak kadar tehlikeli bu yaklaşımdan gerekirse iktidarı kaybetmek pahasına uzak durmalıdır.
Parti içindeki “Ulusalcı ve Atatürkçü” diye bilinen kesimlerin tepkisini iyi ölçmeli ve sabrını sınamamalıdır.
Dilinde Atatürk olanların, kalbinde ve beyninde de o düşünceyi benimsemeleri artık yakın geleceğin siyasi tercihi olacaktır.
CHP idarecileri bir karar vermeli...
Ortaya konulan politikaların sonunda elde karakterli bir milli çizgi mi yoksa 5 benzemezin toplandığı bir heybe mi olacak?
Ortak düşman gördükleri Erdoğan’ın elinden iktidarı almak için her yolu mübah saymak, yarın o iktidar koltuğunda ülkenin parçalanmasına göz yummak anlamına gelecekse, olmaz olsun öyle iktidar dostlar...
Zafer sarhoşluğu içinde atılacak bir yanlış adım hem iktidar şansını hem milletin umudunu bitirir...
Atatürkçüyüz diyenin HDP ile ortaklığı kabul görmez.
Kalın sağlıcakla.