Çok enteresan değil mi?
Yeri geldiğinde CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nu sert şekilde eleştiren bendenizin dahi "El-İnsaf" dediği bir süreci hep birlikte yaşadık.
.
Cumhuriyet Halk Partisi ne zaman iktidara doğru rota tuttursa, parti içinden ters bir rüzgar esip, hedeften uzaklaşmaya sebebiyet veriyor. Öyle ki kamuoyunda "Bu CHP'den iktidar olmaz. Olursa da kendi içinde kavga etmekten memleketin sorunlarına bakamazlar" algısını yerleştirme çabasındaki diğer siyasi çevreler nerede ise hiç enerji sarf etmeden bunu başarabiliyorlar.
.
Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız Canan Kaftancıoğlu ve Atatürk tartışmaları da bunun en güzel yansıması değil midir?
.
Ne de(me)mişti İstanbul İl Başkanı? Hatırlayalım...
.
Sözcü Gazetesi yazarı Serpil Yılmaz köşe yazısında, internet ortamında yapılan Taksim Toplantıları'nın onur konuğu olan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun Atatürk’e atfen üç kez “Gazi Mustafa Kemal” ifadesini kullandığını yazdı.
.
Yılmaz yazısında, eski TBMM Başkanvekili Uluç Gürkan'ın, Kaftancıoğlu’na “Atatürk adını kullanmamak tercihiniz mi?” diye sorması üzerine Kaftancıoğlu'nun da, “Kişilerin isimlerinden söz ederken, belirli alışkanlıklarla bunların özel atıflarla kategorize edilmesine karşıyım. Yıllardır kullandığım gibi bu şekilde ifade etmek, kendimi ait hissettiğim bir ifade olduğu için tercih ediyorum” yanıtını verdiğini aktardı.
.
Kaftancıoğlu'nun, "Ben 'Atatürk değil, Gazi Mustafa Kemal derim" ifadeleri üzerine CHP İzmir Milletvekilleri Tuncay Özkan, Mehmet Ali Çelebi, eski CHP milletvekilleri Barış Yarkadaş, Hüsnü Bozkurt, Haluk Pekşen gibi isimler tepki gösterdi.
.
Kaftancıoğlu, tepkilerin ardından Twitter hesabı üzerinden bir açıklama yaptı.
.
Kaftancıoğlu, "Böylesi bir dönem ve gündemde, bu açıklamayı yaptırmak zorunda bırakanları; 'Atatürk hayatta olsaydı önce sizleri ve klavye Atatürkçülerini sopayla kovalardı' (böyle referanslarda onların hakkı:)) ) diyerek vatandaşın aklına, vicdanına ve hafızasına teslim etmiş olayım..." ifadelerini kullandı.
.
Tüm bunlar sırasında milletvekillerinden, partilisine birçok kişi, iktidar saflarında olanların sözlerinden alışık olduğumuz ağır ifadeler ile Kaftancıoğluna yüklendiler. Kamuoyunda "Atatürk karşıtı İstanbul İl Başkanı" algısını, havuz medyasının da katılımı ile iyice yerleştirmeye çalıştılar.
.
Taraflara bakınca CHP'den umduğu desteği bulamadığı kulislerde dile getirilen ve daha önce "Saraya giden CHP'li" tartışmasının da ateşleyicisi Sözcü Gazetesi, Genel Başkan Yardımcılığı koltuğunu Canan Kaftancıoğlu'nun muhalefeti ile kaybeden Tuncay Özkan, Muharrem İnce ile hareket ettiğini saklamayan Mehmet Ali Çelebi gibi isimler var. Yani partinin iç kavgasının unsurları var.
.
Teğmen Çelebi'yi bir kenara koyuyorum. Onun çıkışını öncekilerden farklı görmüyorum. Hassasiyetleri hep aynıydı. Ancak, Tuncay Özkan ya da Sözcü Gazetesi'nin bu meseledeki çıkışının tamamen hesaplaşma olduğu da açıktır. Meselenin göbeğindeki isim Canan hanım olmasa tavırları aynı olmazdı diye düşünüyorum.
.
Bir de madalyonun öteki tarafı var.
.
Tüm bu hengamede en başında hemen herkes Kaftancıoğlu'na tepki verirken ya da susarak tepkilere destek verirken, partinin içinde büyüyen, gençlikten gelen bir isim olarak hep takip ettiğim Özgen Nama'nın tweet'i dikkatimden kaçmadı.
.
Özgen Nama, tartışmaların zirveye çıktığı gün twitter'de yaptığı paylaşımda şöyle yazdı.
"Biz birbirmizi biliriz, gürültüye gerek yok. Nokta!"
.— Özgen NAMA (@OzgenNAMA) September 13, 2020
Biz birbirmizi biliriz,
gürültüye gerek yok.
Nokta! pic.twitter.com/4GyRte4p61
Yazdığı kadar o mesajın altına iliştirdiği video çok anlamlıydı.
.
Herkes susarken ya da lince girişmişken, partli terbiyesi ile enteresan bir paylaşım yapmıştı.
.
Canan Hanımın 30 Ağustos'ta içinde defalarca "Atatürk" ifadesi geçen konuşmasını dinleyince "Yahu bu insanlar neyi tartışıyor" demekten kendini alamadım. Bal gibi Atatürk diyordu. Tüm saygısı ile... Yani söylenmesi gereken yerde Atatürk vurgusundan kaçınmıyordu.
.
İşte o kritik zaman diliminde medyaya düşen bu video, sonrasında binlerce kişi tarafından kopyalandı ve paylaşıldı. Belki de ağırlaşacak kriz, bu ve benzeri paylaşımlar ile toparlandı.
.
Şimdi sormak lazım.
Parti içinde yangın çıkaran mı makbuldür? Yoksa yangını görüp söndürmeye çalışan mı?
.
CHP kendi içinden yetişen öz evlatlarına sahip çıkarsa daha çok Özgen Nama'lar yetişecektir. Üstelik parti içinde örnek olacak bu gibi isimler, gelecekte insan kaynağı çekme sıkıntısını da ortadan kaldıracaktır. Dahası parti içinde konuşulması gereken konuların, kamuoyu önünde algı operasyonlarına malzeme olmasına da sebebiyet vermeyecektir.
.
Mücadele azmini asla yitirmeyen ve tüm saldırılara rağmen duruşundan taviz vermeyen, bu sebeple ciddi saygı duyduğum Canan Kaftancıoğlu'na tavsiyem, İstanbul'da bu karakterdeki partlilerini keşfedip sayıca üstün olmalarını sağlamasıdır. Özgen Nama örnekleri arttıkça, CHP ülke kamuoyunda dil sürçmeleri, düşünceler ya da başkaca olumsuzluklar ile değil, dik, düzgün ve ilkeli siyaset anlayışı ile anılacaktır.
.
Kalın sağlıcakla...