Dün kaleme aldığım "Kartal'da İmzacılara listelerde yer olmayacak (mı?)!" başlıklı yazım hayli okundu, hayli yorumlandı. Açıkçası bugüne kadar sadece Kartal dışından değil, ülkeden dahi bu kadar etkileşim aldığım ikinci bir yazım yoktu. Ancak bu beni şaşırtmadı...
Demek ki CHP için için kaynıyor. İmzacılar diye ötekileştirilen, kenarda tutulmaya çalışılan ve partinin geleceği şekillenirken dışarıda bırakılmaya uğraşılan bir kesim var ve bu insanların sayısı da hayli fazla...
İmza tartışması bitmemiş. Bastırılmış!
Geçtiğimiz Olağanüstü Kurultay çağrısına imza veren 630 civarındaki Kurultay delegesi, aslında CHP üyelerinin yarısını temsil ediyormuş diyebilirim. Tabii ki köprünün altından akan sular, değişen ülke gündemi, yerel seçimlerdeki İmamoğlu-Yavaş kazanımları, gelen büyükşehir belediyeleri, Millet İttifakı rüzgarı derken bu tartışmaların bitmediğini, aksine sadece bastırıldığını da bugünlerde öğrendik.
Kartal'da dünkü yazımda belirttiğim üzere Sayın Nurettin Sarıbal ki kendisi partinin de önemli bir ismidir. Hem Belediye Başkan Adayı hem Milletvekili Adayı olmuş. İlçe Başkanlığı yapmış, partinin kurullarında görev almış, yıllardır hep CHP içinde mücadele vermiş bir kişidir. Asla şahsını ya da partililiğini hedef almadan sadece imzacılar diye bir kesimi hedef almasını doğru bulmadığını dile getirdim.
Sayın Sarıbal hem yazıma yorum yaptı hem de bu konuya açıklık getirmek için şahsıma ulaşarak mülakat istedi. Siz bu yazıyı okurken o mülakatı da gerçekleştirdik. Tabii ki düşünceleri önemlidir. Ancak bu düşünceler partiye emek vermiş diğer kişilikleri ötekileştirecekse o zaman bir yara oluşur ki iktidara yürüdüğünü söylenen CHP herhalde en büyük darbeyi bu sözlerden alacaktır.
Sayın Sarıbal yalnız değilmiş!
Tabi yazıma gelen yorumlar, okurlarımdan gelen mesajlar ile farklı kişilerin de bu konuda açıklamaları olduğunu üzüntü ile öğrendim.
Kartal Belediyesi şirket yöneticilerinden Sayın Rıfat Demirhan da "imzacılar" polemiğini sürdüren isimler arasında yer alıyormuş. Açıkçası neden bu ayrışmaya destek verdi bunu anlayamadım. Partiye ömrünü adamış insanları "imzacı" diye suçlamak, hep reddedilen "biat" kültürüne sığınmaya benzemiyor mu?
Çavuşoğlu Mahallesi'nde "İmzacılara yer yok" dedi mi?
Çok daha önemlisi adaylardan Efendi Argunşah'ın Çavuşoğlu Mahallesi delegelerini ziyaretinde ettiği sözler herhalde bu duruma tüy dikti. Sayın Argunşah'ı yıllardır tanırım. Bu tip polemiklerde pek görmediğim için çok şaşırdım. Fakat, orada bulunan 6 isime bu sözleri doğrulattım.
Diyalog aynen şöyle:
Argunşah'ın Çavuşoğlu ziyaretinde delege Gülçin Zaza Koştu soruyor:
"Efendi Başkan il delegesi listesinde partimize emeği geçmiş isimlere yer verecek misiniz. Mesela önceki dönem Belediye Başkanımız Sayın Altınok Öz'ü listenize yazar mısınız?"
Efendi Argunşah'ın cevabı kısa ama çok net:
"Arkadaşlarımızın imzacılara karşı bir duruşu var. Bu sebeple imzacılara listemizde yer vermeyeceğiz."
Açıkçası üzüldüm.
Bahsi geçen kişi Kartal'ı AK Parti'den CHP'ye geçiren bir isim olarak gelecekte de herkesin anacağı Sayın Altınok Öz... Verilen cevap imzacılara yerimiz yok olmamalıydı.
Mesela, geçtiğimiz yerel seçimlerde gecesini gündüzünü Belediye Başkanı Gökhan Yüksel'in yanında geçiren, seçimin kazanılması için namusuna sahip çıkar gibi görevine sahip çıkan Muammer Çelebi'yi de mi yazmayacaksınız? Bence bu gibi isimlerin talep açması bile gerekmemeli. Onlara nezaketen gidilip listeye koymak istediklerini her aday bağımsız olarak söylemelidir.
Efendi bey neden böyle dedi. Listesine imzacıları almama konusunda irade koyan arkadaşları kimlerdir bilmiyorum ama sanırım bunu düzeltmesi ve kamuoyunu bu konuda aydınlatması gerekiyor. Önümüzde bir basın toplantısı var ve bu konuya değinip açıklık getirecektir diye düşünüyorum.
İmzacılara kibarca "fişlendiniz" diyelim mi?
Bildiğim herkesin üye formunda CHP üyesi yazıyor. Kişileri "imzacı" diye nitelemek olsa olsa fişlemektir ki bundan sonra hiçbir delege özgür iradesi ile demokratik hakkını kullanamaz. Atacağı bir adımın gelecekte çizik yemesine sebep olacağını düşünür ki bu da CHP'nin bahsettiği "parti üyesi hukukunun üstünlüğünü" hiçe saymak anlamına geldiğinden çatlaklara ve yol ayrımına götürür.
CHP şunları aşmadıkça bu tartışmalar bitmez.
- Genel Başkana muhalefet etti. Bunu çizin.
- İl Başkanına muhaliftir. Bunu çizin.
- Belediye Başkanına muhaliftir. Bunu çizin.
- İlçe Başkanına yan baktı. Bunu çizin.
Bu kadar basittir. Bu kadar da acıdır.
Bize CHP'de üyeliğin çok değerli olduğunu anlattıkları günlerden, imzacılara gelene kadar ne çok su akmış köprünün altından... Teşbihte hata olmaz... Bugün "Ayı" diye bağıranların bazıları, dün o köprüyü geçmek için ne de sempatik "Dayı" diyorlardı.
Seçime gidiyorsun Ey CHP!
İdeallere birleşerek varabilirsiniz. Ayrışarak, kavga ederek değil...
16 milyonu kucaklayacağım diyerek İstanbul'u alan adamı örnek almak yerine, hala bölüşme, ayrışma derdine düşüyorsun. Sonra da iktidar olacağım diyorsun. Kucaklamaktan anladığınız ne bilmem ama benim kast ettiğimi herkes anlamıştır diye düşünüyorum.
Açıkçası iktidar yürüyüşü bu kafa ile çok zor!
Yine de siz bilirsiniz.
Kalın sağlıcakla...