Bir gün sormuşlar ermişlerden birine: "Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?"
Bakın göstereyim demiş, ermiş. Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar.
"Ermiş bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz" diye bir de şart koymuş. Peki demişler ve içmeye teşebbüs etmişler.
Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan.
Bunun üzerine şimdi demiş ermiş, sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe. Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa.
"Buyurun" deyince, her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içirirmiş. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan işte demiş ermiş: 'kim ki gerçek sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse o aç kalacaktır.
Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz ve şunu da unutmayın, alan değil, veren kazançtadır daima.
…
Kendimizden önce başkasını düşünmek, alan el değil veren el olmak ne kadar önemli olduğunu bilsek de önemli olan hayata geçirebilmek değil mi?
Seçimleri düşünelim; dernek başkanlığı, belediye başkanlığı, stk yöneticiliği ya da herhangi bir seçim yarışı.
Her yerde aday adayların isimleri, resimleri ve sloganlarıyla karşılaşıyoruz.
Başkan olmak kaşığı kendine değil çevrene tutmak değil mi?
Tanıdığımız aday adaylarını bir düşünelim, kaç tanesi kaşığı kendine değil de başkalarına tutar? Ya da seçim sonrası tuttu?
Bugün şikayet ettiğimiz dürüstlük, likayat ve adaletsizlik kelimeleri yine dilimize dolanacaksa suçu başkalarında aramayalım, alışkanlıklarımızı sorgulayalım.
Keşke çıkarlarımızı bir kenara bırakabilsek ve objektif bir şekilde sorgulayan olabilsek!
Eleştirilerimizi başkanların karşısına geçtiğimizde de paylaşabilsek, sessizliğimizi bozsak ya da güçlünün yanında olmaktansa doğrunun yanında olabilmeyi başarsak.
Ne dersiniz? İşte o zaman seçimi birlikte kazanmış olmaz mıyız