Bir varmış bir yokmuş. Vikingler gemisi uzun bir yolculuğa çıkmış. Gemide birçok karga varmış. Müzikler eşliğinde eğlenen kargalar bir o yana bir bu yana güverteyi turluyormuş. Her karganın bir adı varmış; obur karga, miskin karga, uykucu karga gibi isimlerle birbirlerine seslenirlermiş. Hele bir tanesi varmış, onun adı herkesin dilindeymiş. O da aşık kargaymış. Hangi limana gitseler aşık olacak bir kuş bulur ve seyahat boyu denizin dalgalarına şiirler yazarmış. Dalgalara yazarmış ki diğer limana kadar aşk ateşi köpüklere karışıp yok olsun diye.
Yine bir gün kara görünmüş, Vikingler gemisini esir alan kargalar yavaşça limana yaklaşmış. Karaya demir atan gemiden aynı anda birçok karga etrafa yayılmış. Kuşlar adasına gelen kargalar yeni maceralara atılmak için çok heyecanlıymışlar. Kimi ticaret yapıyor kimi de yeni diller öğreniyormuş. Aşık Karga ise mecnun mecnun etrafta dolaşıyormuş. Bir gün bahçe teline takılmış bir serçeyle karşılaşmış. Kanatlarını kocaman açarak hızla serçenin yanına gitmiş. Onu tellerin arasından kurtarmaya çalışırken kanadının tüyü kopmuş. Karganın kopan tüyüne çok üzülen serçe ne yapacağını bilememiş. Serçenin tellerden kurtulmasına sevinen karga ise kopan kanadını hiç önemsememiş. Serçeyle göz göze gelen karganın ne kanadı umurundaymış ne de dünya. Çünkü, o artık serçenin mercan gözlerine yüreğini emanet etmiş. İkisinin göz göze geldiği an sanki dünya durmuş ve birbirlerine aşık olmuşlar.
Vikingler gemisi limandan ayrılana kadar serçe ile karganın büyük aşkı herkesin dilindeymiş. Onların geçtiği yerdeki bulutlar arkalarından şarkı söylüyor, ayla yıldız sanki onlar için geceye fener tutuyormuş. Onların sevdasına 'kara sevda' adını vermişler, sanki ruh ikizi gibi evrene enerji yayıyor, herkesi aşka davet ediyorlarmış.
Vikingler gemisinin limandan ayrılma günü geldiğinde tüm sevdalılar limana toplanıyor, zor da olsa vedalaşıyorlarmış. Herkes kendi ayrılığından çok karga ile serçenin ayrılık acısına yanıyormuş. Onların ne kanatları ayrılabiliyor ne de gözleri uzaklaşıyormuş. Mıh gibi kalıyorlarmış limanda. Her ayrılık sonrası serçe günlerce limanda bekliyor, karganın dönmesi için gün sayıyormuş.
Yine bir gün Vikingler gemisi adaya yanaşmış. Herkes hayretler içinde karga ile serçenin tükenmeyen sevdasını izliyormuş. Herkesin aşkı bitiyor, araya ayrılıklar girdiğinde herkes yeni sevdalara yelken açıyormuş ama serçe ile karga ilk günkü gibi aşklarını taze yaşıyorlarmış.
Bu durumdan mutlu olmayan bir kişi varmış. O da adanın lideri kartalmış. Kartal, serçe ile karganın dillere dolaşan aşkından rahatsız olmuş, adanın huzuru bozulmadan bir çare aramaya başlamış ve sonunda adada aşkı yasaklamış. Aşk yaşayanları da adadan teker teker kovmaya başlamış.
Bunu duyan Karga, korkudan ne yapacağını bilememiş, serçenin olduğu her yerde gözlerinden aşk ateşi fışkırıyor ve bunu saklayamıyormuş. O da çareyi gizlenmekte bulmuş. Serçenin adadan kovulmasına gönlü razı gelmeyen karga, Vikingler gemisine gizlenmiş.
Günlerce serçe, kargayı aramış. Herkese sormuş, soruşturmuş ama kargayı bulamamış. Üzüntüden kahrolmuş, geminin her köşesine bakmış ama ne gören varmış ne de varlığından bir iz.
Günler sonra gemi adadan ayrılmış. Serçe üzüntüden yataklara düşmüş, yüreği dağlanmış, aldığı her nefes ciğerlerine batıyor, duyduğu her şarkı içini yakıyormuş. Kargayı hatırlatan en ufak şey onun içinde fırtınalar estiriyormuş. Yanardağ gibi patlamak üzereymiş, gözlerinin feri gitmiş, teninin rengi solmuş.
Bir gün acısından yanıp kavrulurken adada aşkı yasaklayan kartalın karşısına çıkmış. Hayatın aşk olmadan ne kadar boş ve anlamsız olduğunu anlatmaya çalışmış. Aşk acısının en derin acılardan olduğunu kelimelere dökmüş.
Serçenin acıdan kavrulan yüreğine kartalın nasihatleri büyük bir teselli olmuş.
Kartal demiş ki; Aşk nedir? Gerçek aşık ne zaman belli olur?
…..
Öykü serimizin devamı haftaya