Günümüzde en yaygın olarak gördüğümüz ruhsal rahatsızlıklar anksiyete bozukluğu, obsesif ve kompulsif bozukluk ve depresyondur. Hekimler rahatsızlıkların tedavisi için birçok çözüm üretmeye çalışmıştır. Ancak bir yöntem her insana aynı etkiyi vermeyecektir. Çünkü her insanın deneyimleri, istekleri, düşünceler ve davranışları farklıdır. Bu yüzden kişiyi iyi tanıyıp tedavi şeklini de ona göre seçmeliyiz.
Peki bu tedavi yöntemleri nelerdir? Öncelikle ilaç tedavisinden bahsetmek istiyorum. SSRI (Seçici Seratonin Geri Alım İnhibitörü) grubu dediğimi ilaçlar bu tip rahatsızlıklar için psikiyatristler tarafından reçetelendirilmektedir. Bu tarz ilaçlar bağımlılık yapmamakla birlikte, düzenli kullanıldığında etkisini göstermektedir. Doz alımı kademeli olarak arttırılır ya da azaltılır. Bu tarz ilaçlar, bahsi geçen rahatsızlıklardan muzdarip kişiyi bir nebze olsun rahatlatmaktadır. Ancak uzun süreli kullanımlarda kalıcı çözüm yaratmaktadır. Kısa kullanımlarda sadece sorunun üstünü kapatmış oluruz. Bu yüzden her zaman ilaç ve psikoterapinin çok daha etkili olduğu gözlemlenmektedir.
Bahsi geçen terapi teknikleri neler bunlara bakalım. Bilişsel Davranışçı Terapi dediğimiz, maruz bırakmaya dayalı ve geri çekilmeye izin vermeyen bir yöntemdir. Özellikle fobi, kaygı gibi problemlere iyi geldiği gözlemlenmiştir.
Diğer tedavi yöntemi olan dinamik psikoterapi, kişinin geçmiş ve çocukluk anıları su üstüne çıkartılıp anlamlandırmak üzerinedir. Dinamik psikoterapi yönteminde amaç, sorunun temelini anlayıp, kökten çözmeye çalışmaktır. Bu yüzden uzun süreli bir terapi yöntemidir.
Özellikle anksiyeteye iyi gelecek olan terapi yöntemi EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) terapisidir. Travmalarda oldukça başarılı sonuçlar aldığımız EMDR tedavisi, sağ ve sol uyaranlar vererek kişiden kaygı yaratan anı hayal etmesi istenir. Bu sayede anılara karşı bir duyarsızlaşma görülür.
Bir de Adleryen tedavi dediğimiz Alfred Adler’in kurmuş olduğu Bireysel Psikoloji ekolü vardır. Bu ekole göre, sorunların temeli aşağılık duygusu ve sosyallikten (toplumdan) uzaklaşmadır. Yöntem olarak cesaretlendirmeyi ve kişiyi bir şekilde topluma kazandırmayı amaçlar. Birçok rahatsızlıklarda etkili olup depresyon ve obsesif ve kompulsif bozuklukların tedavilerinde özellikle etkilidir.
Epistorik Psikoloji ismini verdiğim yeni bir ekol olacak kurama göre, kaygının, bilmemenin yarattığı duygu olduğunu düşünürsek, tedavisinin de ‘’bilmek’’ olması gerekir. İnsan araştırmalı, öğrenmeli ve gerçek bilgiye ulaşmalıdır. Ulaştığı gerçek bilgiyi ise özümsemelidir. Bu sayede kişinin hayat felsefesi değişecek; kuruntuları, kaygıları, istemsiz düşünceleri duracak ve depresif duh hâli değişecektir.
Günlük hayat kalitesini bozan her şey bir rahatsızlıktır ve tedavi gerektirir. Gelin, siz de bütün ön yargılarınızı kırın. Boşvermek ya da görmezden gelmek sorunlarınızı çözmüyor. Çoğu psikolog, sembolik ücrete de terapi yapıyor. Hiçbir bahanenin altına sığınmadan, gelin öğrenelim ve değişelim. Değişim iyidir…